4 Aralık 2010 Cumartesi
29 Kasım 2010 Pazartesi
Timas'in 'mini masallar' kitaplarini cok sevdi Elif. NT'ye her gittigimizde evde olmayanlardan secip secip aliyor. Seriyi tamamlamak uzere. Kitaplardan birinin adi, "Tonton ve Arkadaslari" Ali Bey ve kulubesi var.. Ama Elif kitabi her eline aldiginda okumaya baslamadan birkac saniye dusunuyor, (okumaya baslamadan derken, bizden dinleye dinleye artik nerdeyse hepsini ezberledi!) sonra kadar veremeyip bana soruyor; "Anne yaa, Ali Bey'in kulubesi miydi, Kulu Bey'in alibesi mi?":))
Bulent de kucukken Asuman adinda bir hemsireye pansumana gitmis. Ama Asuman Hemsire mi pansuman yapiyor, Pansuman Hemsire mi asuman.. karistirirmis:)) Babasinin kizi!
Kitaplarindan birinin adi da "sincap nazik" Elif'in degisiyle; "simcak zanik":)
'Zayif'a 'yavız' diyordu. Gecenlerde kafaya taktim dogrusunu soyletecegim diye. Defalarca heceleye heceleye tekrarlattim. O gunden beri zayifa artik 'davız' diyor:))
Kendisine karsi o kadar hosgorulu ki.. Gecen gun yemegini yerken meyve suyunu oldugu gibi doktu, ne ust bas kaldi, ne masa, ne hali.. Benim birseyler deneme firsat vermeden "Hicbir sey olmaz, sanki kiyafetim mi yok, degistiririm olur biter, masayi da islak mendille sildik mi tertemiz olur....":)
Bulent'e bu yil hacca gitmek kismet oldu. Birlikte gidebilmeyi cok istedim ama bu yil mumkun olmadi. Insallah onumuzdeki yillarda... O yokken yalniz kalmayayim, hem de bayrami birlikte gecirelim diye annemle babam geldiler. Arefe gunu ablamlara gectik. Coluk cocuk birlikte -bayram gibi- gecirdik bayrami. Teyzemler ve dayimlar da karsida oldugu icin onlarla da sik sik gorusme sansimiz oldu.
Gozumu kararttim arabayla goturup getirdim annemleri karsiya. Daha once de karsiya gecmistim ama yanimda ya ablam ya Bulent vardi. Yakin semtlere yalniz gitsem de karsiya gecerken nedense yanimda araba kullanabilen biri olmadan kendimi rahat hissetmiyordum. Bu takintimi da boylece asmis oldum.
Bayramdan sonra da, Bulent donmeden bir gun once Guldane Ablalar geldiler ailecek. Uc gun de onlarla birlikteydik. Kalabalik olunca tatilimiz de dolu dolu ve guzel gecti cok sukur. Bulent hacdan hasta dondu. Klimadan muhtemelen. Ondan Elif'e, Elif'den de bana bulasti. Bulent dun yorgunlugunu atamadan ve tam olarak iyilesemeden Uganda'ya gitti.Simdi iki hasta, birimiz bi koltukta digerimiz obur koltukta devrilmis koh koh oksurup yatiyoruz:((
5 Kasım 2010 Cuma
Bu yasima geldim ilk defa boyle bir manzaraya sahit oldum. Biraz daha bekleseymisiz nur topu gibi bir kavunumuz olabilirmis;)
Elif'e hamileyken IBB den boyamamiz icin bu laleyi gondermislerdi evimize. Hamile hamile boya kokusunu fazla solumamak icin hic ozenmeden boyamistim. Bu haliyle hicbir yerde gormeyi ummazken lale zamani gittigimizde Emirgan Korusunda gorunce cok sasirdim. Sukran'in annesinin tabiriyle hayvancagiz;) digerlerinin yaninda o kadar siradan ve sonuk duruyordu ki sergilendigine sevinsek mi uzulsek mi bilemedim:)
28 Ekim 2010 Perşembe
*Bir türlü dilinin dönmediği kelimelerden birkaçı daha:
5 Ekim 2010 Salı
Neslihanla kaçamak yaptığımız bir cumartesi..
30 Eylül 2010 Perşembe
BİRİKMİŞ VİDEOLARDAN BAZILARI
Ne dakar, ne mazan:)
Geçen kış masal kitabı okurken..
Bu yaz kitap okurken..
Boyama kitapları, boya kalemleri yetmedi, internetteki boyama oyunlarına el attı:(
En sevdiği oyunlar; bebek bakma,(altını değiştiriyor, biberon veriyor,..:)) kuaför, makyaj, barbi giydirme. Tipik kız çocuğu yani:)
25 Eylül 2010 Cumartesi
10 Ağustos 2010 Salı
Son aylara ait butun fotograflar bozuk olan bilgisayarda oldugu icin bloga fotograf ekleyemedim uzun zamandir. Bunlari da babasinin telefonundan aktardim.
24 Haziran 2010 Perşembe
TARIK'IN HATİM TÖRENİ
Aferin Tarık'a! Darısı Melihle Elif'e inş.
(Mayıs sonunda çekilmiş video ve fotolar! Ancak vakit bulup ekleyebildim. Piknik ve Kumluca fotoları var sırada:))
*Umut geçen yıl olduğu gibi bu yılı da 98'in üzerinde bir ortalamayla bitirdi.
*İster bir saat, ister aylar öncesi olsun farketmiyor Elif geçmişten bahsederken hep "dün sabah" diyor:)
29 Mayıs 2010 Cumartesi
ALİ BABA'NIN BİR ÇİFTLİĞİ VAR...
DENEME 1:
Önünden sinek geçti, konsantrasyon bozuldu..
DENEME 2:
İnekleri de var bunların, kedileri de, köpekleri de,..diye açıklama yapmaya kalktı şarkının ortasında:)
DENEME 3:
Tavuklara, atlara, eşeklere geçemeden köpekte takıldı kaldı kuzucuk:)
***Bazen bazı kelimeleri düzgün söyleyebilmek için defalarca tekrarlıyor. Tatmin olmayınca "ben güzel konuşamıyorum" diye sinirden ağladığı oluyor:(
ayakkabı-ayabaggı, yumurcak-munucak, portakal-pokolay, televizyon-kolosyon, tuvalet-koolet,..
***TRT 4 ü mü açtın anne?- TRT mi 4 ü açtın anne?,
Bu benim bardağım mı anne?-Bu benim mi bardağım anne?
şeklinde kurduğu da oluyor soru cümlelerini:)
***15, 30, 48 parçalık deken son aldığımız 60 parçalık(+5) yapbozu da hiç sıkılmadan, kolayca yaptı Elif (maşallah!)
*** Çok fazla konuşuyor ve neredeyse her cümlesinin sonuna "de mi anne?" yi ekliyor. Birgün kendisi de farketmiş "Ben çok 'de mi' diyorum, de mi anne" demişti:)))
***Yine çok fazla konuştuğu bir gün onu uyardığımda "ben mi çok konuşuyorum, Umut çok konuşmuyor mu, başın mı şişti anne, neden konuşmıyım anne,...." biraz sessiz olmasını istediğime istemişime pişman etmişti beni:)İşin komik tarafı; aylardır, haftada bir görüştüğüm arkadaş grubundan biri geçenlerde Elif'in konuşup konuşmadığını sordu. Daha hiç konuştuğunu duymadıkları için kendi aralarında konuşup üzülmüşler. (bütün garazı bana!:))
***Bütün bir günü Elifle oynayarak geçirdiğim günün ertesi sabahında, uykudan uyanır uyanmaz "Ne oynayalım anne?" diye sorunca, önceki günden aksayan,biriken işlerin sıkıntısıyla, "ne oyunu yaaa, daha gözünü açmadan?" dediğimde "Hmmmm bilmem ki, bir düşünelim, lego olabilir, baloncuk yapma olabilir,.." demişti.
***Akşam en geç 10:00- 10:30 da yatıyor ve sabaha kadar deliksiz uyuyor (uyutuyor) çok şükür. Bir çok anneye göre bu yaş grubu için çok geç bir saat olarak düşünülse de biz yine de eski günlere bakarak halimize şükrediyoruz.
Bunlar da anneannesinden öğrendikleri. Alttaki çerkezce.
6 Mayıs 2010 Perşembe
Geçen pazartesi, kızımla attım kendimi dışarıya. İstanbul kazan biz kepçe...:P
Neslihanlarla Florya'ya gittiğimiz pazar çok yorulunca, ertesi gün evde kalmaya karar vermiştik. Sonraki iki hafta da hava şartlarından dolayı evdeydik. Bu pt. Neslihan'ın misafiri olunca, bir hafta daha bekleyemedim Elifle attım kendimi dışarıya.
Uzun zamandan beri gitmek istediğim Tahtakaledeki "Şark Han"ı dolaştım. Hediyelik eşya, aksesuar vs. yi piyasadan çok çok ucuza bulabileceğim bir yer olduğu söylenmişti, gerçekten de öyleydi. Elifle gitmek çok iyi bir fikir değilmiş gerçi, onu gidince anladım. Rengarek oyuncakları, bibloları,.. görünce Elif'i yakalamak mümkün olmadı. Onun peşinde koşmaktan rahat rahat dolaşamadım. Zaten 9 katlı bir yer, gez gez bitecek gibi değil... Otobüsle de gidince taşıyamayacağım için beğendiğim şeylere sadece bakmakla yetindim. Elif'e hediye edilen birkaç şey dışında elimiz boş çıktık Şark Han'dan.
Kapalı Çarşı'yı da dolaştıktan sonra Üsküdar'a geçtik. Teyzemlerle dayımlarla uzun zamandır görüşemiyordum, onları ziyaret ettim. İş çıkışı ablam da Zeynoyla teyzemlere geldi. Güzel bir günün sonrasında akşam 21:00 gibi evde olabildim.
(Londra'dan Esra Teyzesine bu şirin mont için tekrar teşekkürler!!:))