22 Ocak 2010 Cuma
Çaçını bulmak GEREEEK!:)
Normalde tamamen kendini yap-boza verip, büyük bir ciddiyetle tık tık hemen yerine koyuyor parçaları. Makinayı görünce n'oluyorsa anlamıyorum:)
Bir gözü tv de, bir yatıyor bir kalkıyor, nasıl çıkıyor kameradan görmek istiyor, "bunun yeri neresi?" diye soruyor,...Oysa yardım etmeye kalkışsam kıyameti koparır, elimi iter hemen(!??)
Habersiz çekebilirsem sonra tekrar eklerim inş.
19 Ocak 2010 Salı
İyi ki almışım bu kitabı. Sabah kalkar kalkmaz masasına kuruluyor, bıkmak usanmak bilmeden boyuyor da boyuyor:) Yoksa tv karşısından alamıyorduk. Yumurcakla TRT Çocuk arasında mekik dokuyordu. İzlerken de "Kayu'nun kardeşinin adı Rozi anne, kedisinin adı Gilbırt. Bundan sonra Louie çıkacak, sonra Arthur. Onun kedisi yok köpeği var. Kardeşinin adı Diiviii, arkadaşı da Bastır yaa.... ben bunların hepsini biliyom ya anne" diye hava atıp duruyordu bana:))
Sadece boyadığı resimleri koymak olmaz, hiç sıkılmadan büyük bir dikkatle(üstelik sol eliyle) nasıl boyadığını da görmek gerek:) (Elif'in son günlerde en çok kullandığı kelime sanırım "gerek")
Burnundaki yara izine gelince, kendini iyi hissedip abisiyle oynamak istediği ilk gün, oyunun ilk 5 dk. sında Umut'un terliği fırlayıp Elif'in burnuna isabet etti de:(
17 Ocak 2010 Pazar
Burun akıntısı ve öksürükle başladı Elif'in hastalığı. Sonra yüksek ateş, kusma, ishal... 3 gün hiçbir şey yemedi. 11 kilodan 9,5 kiloya düştü 5 günün içinde. Resmen baygın vaziyetteydi. Ya kucakta gezmek ya da ayakta sallanmak istiyordu, ayakta bile duramıyordu:(
3 defa götürdüm doktora, çaresiz kalıp ne yapacağımı bilemediğim zamanlarda da sürekli doktorumuzu aradım.(ağlamaklı bir ses tonuyla)
Elif iyileşmeden Umut rahatsızlandı:( Onda da kusma ishal yüksek ateş... Yatak-yorgan, koltuklar, halılar da nasibini aldı, neredeyse her yer kirlendi. Bir birini sokuyorum banyoya bir diğerini.. Gecemiz gündüzümüze karıştı tam anlamıyla kabus gibiydi.
Elif'in ishali geçti diye sevinmeye kalmadı kabızlık problemi başladı, onun için ilaç kullanmaya başladık. Biraz birşeyler yiyince canlanıp kucaktan inmeye başlamıştı ki bu sefer de çok tahriş olduğu için oturamadığından kucaktaydı. Bu arada Umut'un kulağı ağrıyor, ağrıdan ağlıyor...
Avazım çıktığı kadar bağırıp kaçmama az kalmıştı ki çok şükür dünden beri ikisi de iyi. Elif, eski kilosuna olmasa da eski enerjisine kavuştu maşallah, Umut da tamamen atlattı hastalığı.. Şimdi de Bülent hasta gerçi.. Ama onunki soğuk algınlığı evde istirahat etmeye ikna edebilirsem çabuk atlatır diye düşünüyorum.
Elif'i babaannesiyle bırakıp dışarı çıkmam gereken birgün, "Sana ne alayım gelirken?" diye sorduğumda -çikolata, simit, oyuncak vs. demesini beklerken- "Caillou kipatı al, boyamak için" deyince şaşırdım. 2 caillou boyama kitabı, bir caillou bebeği ve bir de caillou yapbozuyla döndüm eve:)
Renk seçimi konusunda abisi yardımcı olmuş ama boyamalar tamamen Elif'e ait. Bence hiç fena sayılmaz. Maşallah kuzuma!:)