31 Temmuz 2008 Perşembe

Uzun bir ayrılıktan sonra nihayet evimizdeyiz. Özlemişiz evimizi:)
Umut eve girer girmez evde iki tur attı "evim evim güzel evim" diye:) Elif de oyuncaklarının başına geçti hemen.

Ailecek geçirdiğimiz bir haftalık Antalya-Kumluca tatilinden sonra Bülent bizi Aydın'a annemlere bırakıp İstanbul'a işinin başına geri döndü.

Tahminimizin tersine Umut otelde çok sıkıldı, geçirdiğimiz bir hafta boyunca sürekli somurttu. Neredeyse hiçbirşeyi beğenmeyip yemeğince zayıf olan vücudu iyice takatsiz kaldı.Biz vermemiz gereken kilolarımıza kilo katarken bizim sıska Umut da 25 kilolara kadar düştü:(( ve Aydın'a giderken yolda iyice fenaşatı. Önce istifra etti sonra ishal başladı. Aydın'a varır varmaz Elif'i annemlere bırakıp vakit kaybetmeden Umut'u hastaneye götürdük. Hemen serum takıldı, geceyi hastanede geçirdik.


Saat gecenin bilmem kaçı, oğlum baygın vaziyette hastanede, Bülent saatlerce direksiyon sallamış yol yorgunu+Umut'un durumundan dolayı gergin, Elif benden ayrı...
Elif'i sormak için evi aradığımda, annemin gecenin köründe çaresizlikten Elif'i pusetiyle mahallede dolaştırarak sakinleştirmeye çalıştığını öğreniyorum..
Ne berbat bir geceydi ama.

Elif açlıktan iyice hırçınlaşınca ve uyumamakta ısrar edince ablam ve annem Elif'i arabayla hastanenin yakınına getirmek zorunda kaldılar, hastane ortamı uygun olmadığı için dışarıda buluşup kuzucuğun karnını o şekilde doyurdum, daha doğrusu el birliğiyle doyurduk.

Ablamın da arabasını cenaze arabalarının arasına parketmesi ve Elif'i orada emzirmek zorunda kalmam da gecenin kasvetine kasvet katan unsurlardandı:)Bunu da yazmadan geçemiyeceğim.

****************************************



*Daha önce video çekmez duruma gelen fotoğraf makinamız fotoğraf da çekmez olduğu için ne yazık ki Elif'in yeni fotoğrafı da yok. Dayımın oğlunun düğünü münasebeti ile bütün akrabalar Aydın'da bir aradaydık. "Fotoğraf makinam da tam bozulacak zamanı buldu" diye çok hayıflandım:(

*Elif Aydın'da önce kalabalıktan ve fazla ilgiden rahatsız oldu ama daha sonra ilgi odağı olmak pek bi hoşuna gitti. Uyutma görevi anneme aitti. Babam da günde birkaç defa dışarı çıkarıp gezdiriyordu. Yemek saatinde de Elif'i alt kattaki teyzemlere bırakıyordum rahat rahat yemek yiyebilmek için. Burada çok zorlanacağım:(

*Aydın'da yürümeye de başladı Elif. Hatta koşmaya!:) Benim işim de daha bi ağırlaştı:(

Umut 10,5 aylıkken babamlar ziyaretimize geldiğinde yürümeye başlamıştı Umut. Elif de 11 aylıkken biz Aydın'a gittiğimizde. Babama göre çocuklar dedelerini görünce yürümeye başlıyormuş. Yürümeleri için dedelerini görmeleri yeterli oluyormuş:)

*Henüz kilosuna yansımasa da Aydın'da istahı da açıldı, fena yemiyor maşallah. İnşallah burada da böyle devam eder.

*********************************************

Dün eve dönmek üzere İzmir'den uçağa bindim çocuklarla. Uçağa binmeden Elif Hanım'ın altı değişti, karnı doyuruldu, uykusu aldırıldı, ağlama ihtimaline karşı sevdiği bütün oyuncaklar tek tek çantaya koyuldu,..

Ama bütün bu ön hazırlığa rağmen uçağa biner binmez sıkıntı bastı bizim kızı. Kemer de bağlanınca daha bi hırçınlaştı. Umutla, susması için yapmadığımız numara kalmadı ama ne yapsak nafile..

Çok geçmeden arkadan bir kadın sanki cinnet geçirmiş gibi başladı bağırmaya. Ne derdi var diye anlamak için kulak kabartsam da Elif kulağımın dibinde ağladığı için pek bir şey duyamadım. Umut da tamamen Elif'i susturmaya odaklandığı için duyamamış.
Sadece hostesi çağırdığını ve "bu ne terbiyesizlik", "mecbur değiliz" "çocuk terbiye etmekten haberleri yok" vs türünden " birkaç cümle duydum. Önce, acaba çocuğun ağlamasından mı rahatsız oldu diye aklımdan geçirdiysem de sonra onun sesine başka erkek ve kadın sesleri de eklenince sanırım birbirleriyle tartışıyorlar bizimle alakası yok diye düşünüp kendimi rahatlatmaya çalıştım. Bir yandan da bütün bakışların üzerime çevrilmesinden işkillendim...

Dakikalar geçti öfkeli bağırışlarmaların arkası kesilmedi. Elif sakinleşince dayanamayıp hostese sordum "arkadakilerin derdi neydi?" diye. O zaman anladım bütün o ağır sözlerin bizim için sarfedildiğini. Meğer kadını biz çıldırtmışız:)Yanımda oturan adam "takmayın kafanızı yorgun bir gün geçirmişler anlaşılan" diye beni rahatlatmaya çalışsa da sinirlerim çok bozuldu. Sanki ben keyif alıyorum çocuğumun ağlamasından, insanları rahatsız etmek de en büyük zevklerim arasında!!

45 dk. lık yolculuğun ilk 5 dk. sı ağlamıştır Elif. Maksimum o kadardır, daha fazla değil!
Uzun bir yolculuk olur(topu topu 45 dk. sürekli ağlasa bile ne olur), uzun süre ağlar, gece yolculuğu olur, ya da aklı eren bir çocuk olur da ağlar, anlarım.
İnsanlar ne kadar tahammülsüz, ne kadar anlayışsız ne kadar nezaketten uzak. Allah ıslah etsin böylelerini.
Sui zanda bulunmak istemesem de, bu rezil etme çabasında başörtülü olmamın payı olabilir mi diye aklımdan geçmiyor da değil! Son zamanlarda yaşadığım ve şahit olduğum olaylar düşündürttü bana bu ihtimali. Yoksa havadan nem kapan biri olduğumu sanmıyorum.
Sonuçta her ne sebepten olursa olsun çok çirkin ve saygısızcaydı yapılan..

Dünden beri uçakta yaşadıklarım aklıma geldikçe sinir oluyorum. Böyle saçma sapan insanları bu kadar umursadığım için en çok da kendime de sinir oluyorum.

Not:Kuzunun geldiğimizden beri ateşi var. Ağlaması sebepsiz değilmiş!!:(

3 Temmuz 2008 Perşembe



ozy sobelemis beni:)

kizimi nasil sevdigimi yazmami istiyor, hemen yazalim o zaman:)

esmer bi bebis oldugu icin (gerci ten ve sac rengi cok acildi dogdugundan bu yana ama oyle alismisim)

kara kuzum, kara kizim, kara biberim, kara bocuk
biraz kilolu olsa kara lahanada derdim belki:P ama su durumda sacma olur.
ve
cifte kavrulmus fistik:)

disler ciktiktan sonra; kazma dis

ufak tefek old. icin; bucur, bicir, akili bidik
en cok kullandiklarim; bebegim, tatlim, kuzum,..

Umut bebekken tombis oldugu icin Umut'a tostos derdik. Bazen Elif'e de tostos diyecek oluyoruz ama sonra hemen duzeltiyoruz ne tostosu, senden olsa olsa tıstıs olur diye:)

nadiren cerkezce hablugcuk(elma kurdu) ve ubucuk(sevimli, sirin) diye sevdigim de oluyor.

babasi: en cok kizimcigim(?!) diye seviyor. Bir de fistik diye.

abisi: cingoz, hiperaktif, askim, al yanakli elma kusu(?!?yorum yok!)

teyzesi: bastibacak (boyundan buyuk islere kalkisintiginda)

zeyno : tedi(kedi)yavrusu

bu soru iyi oldu. Kuzuyu ne tuhaf kelimelerle sevdigimizi farkina varmami sagladi:)

2 Temmuz 2008 Çarşamba

CIN ELIF TATILDE



TAKLITCI ELIF


Elif abisini taklit ederken

Bu gunlerde hareketlerimizi, cikardigimiz sesleri taklit etmeye basladi.

Elif ve dort disi:)

(5. de var ama cok minik oldugu icin fotografda gorunmuyor. Bu ayrintiyi da yazmasam olmazdi:P)



Elif'in 8 aylikken yurume konusundaki gayretini goren herkes bir aya kalmaz yurur demisti. Elif bu tahminleri bosa cikardi 9 aylik yurumedi ama sanirim abisi gibi 10. ayini doldurmadan yuruyecek. uzun zamandir uzunca bir sure ayakta desteksiz duruyor, hatta comelip kalkiyor defalarca ama adim atmiyordu. Burada yurume konusunda daha bir istekli ama yerde hali olmadigi ve pis oldugu icin yere birakamiyorum. Yatagin uzerinde sendeleye sendeleye birkac adim atabiliyor.


yataga tirmanirken


havuz keyfi sonrasi odaya donerken


ayna ayna soyle bana...:P


hain sinekler hep kizimi isrdilar:(


  • fotograf makinamiz bozuldu, artik ne yazik ki video cekemiyoruz:(
  • bugun aksam yemeginde elifi mama sandalyesine oturttup yemegini yedirmeye calisirken yan masadan kucuk bir cocuk geldi ve Elif'in pusetini surmeye basladi. Elif kiyameti kopardi arabasina yabanci biri elini surdu diye. Babasi da ben de cok sasirdik tepkisine. Ne zaman abisi cocugun elinden arabasini alip yanina koyunca bizimkinin yuzu ancak o zaman guldu. Sonra cocuk yine geldi, bizimki yine avazi ciktigi kadar.... baktik olmayacak Elif'i arabasina oturtmaya karar verdik. Oturtmamizla cocugun,Elif'in burnuna yumrugu indirmesi bir oldu:(
  • Yemek yedirebilmek icin yapmadigimiz animasyon kalmiyor ama nafile.
  • Ablamlara her gittigimizde eve girip de Elif'i yere biraktigimda, pit pit pit emekleyerek solugu cocuk odasinda aliyor. 10-15 gun onceydi, Elif cocuk odasina gidince ben de pesinden gittim ama daha sonra neden hatirlamiyorum odadan cikmam gerekti. Geri dondugumde Elif, Zeyno'nun plastik sandalyesinin uzerinde kurulmus bacakllarini one arkaya sallayarak oturuyordu. Evdeki herkese sordum, yardimci olmadiklarini soylediler. Gozumle gormek icin Elif'i sandalyeden indirdim 3-5 sn. icinde yine sandalyenin tepesindeydi:)
  • Bircok esyanin nasil kullanildigini biliyor. Tarakla sacini tariyor, telefonu kulagina goturup "alo" diyor, sapkasini basina koymaya calisiyor.Biz takinca aninda cikariyor o ayri konu. Dikkatini baska yone cekip unutturursak ne ala. Su an aklima gelenler bunlar.
  • Surekli "biliyo biliyo" diyor. Ne dedigini bilmeden soyluyor tabii. Umutla ben de komik komik sorular soruyoruz. "Papua Yeni Gine'nin baskentini biliyor musun Elif?" gibi:) Herseyi biliyo bizim kiz bu yasta:P