18 Aralık 2008 Perşembe

MİNİK MAYMUN

Son günlerin favori oyuncağı:lavabo:)

BAYRAM TATİLİMİZ

9 günlük tatilin neredeyse her günü ablamlarla birlikteydik. Ya biz onlarda, ya onlar biz de ya da hep birlikte dışarıda... Zaten Ağustos'tan beri evimizin teslim tarihini ha bu gün, ha bu hafta diye beklediğimiz için her fırsatta görüşmeye çalışıyorduk. Bu ayın başında teslim aldığımızdan beri iyice abarttık, iyi de yaptık. Bahçeşehir'den ve ablamlardan ayrılacağım için çok üzgünüm ama kendi evime geçeceğim için de ayrı bi heyecan var.
Dün ablamla evin boyası, kartonpiyeri nasıl olmuş diye kontrole gittik. Antreye portmanto yapacak ustayla da evde buluşmak üzere sözleştik. Boya-badana yapıldıktan sonra kapılar pek bi koyu, kirli gibi göründü gözüme. Boyacıdan kapıları da boyamasını istedim. Sadece antreye dolap yaptırmak üzere çağırdığım mobilyacıya da mutfağa ilave dolaplar yapmasını söyledim:)
Bizim hesap bayağı bi kabarmış oldu böylece. Bülent de Yunanistan'da bu arada:)
Bülent Yunanistan'da dedim de.. Elif zavallım her kapı çalışında "baba babaa!" diye koşuyor kapıya:( Sürekli babasının çekmecesinden onun kıyafetlerini çıkarıyor "babanın babanın" diye bana gösteriyor. Bu akşam babasının pijamasını boynuna dolamış hali görülmeye değerdi:)) Ama f. mak. babamızda olduğu için çekemedim o halini ne yazık ki.

BEYLİKDÜZÜ MİGROS




Afra son zamanlarda birden uzadı, büyüdü maşallah
.
Beni çoktan geçti (beni geçmeyen mi var gerçi:)), annesini de sollamıştı son görüştüğümüzde.
"Ben uzun değilim yaa, siz kısasınız" cevabınını sık sık duymaya başladığımdan beri hayretimi gizlemeye, her gördüğümde "Yaw Afra sen ne kadar uzadın, birden uzadın,.." türünden laflar etmemeye gayret ediyorum;)



Kuzu, önce pür dikkat bizi izledi ama donra uykusuzluğa daha fazla direnemedi.


Çocuklar bowlingi çok seviyorlar. Beylikdüzü Migros da bize yakın olduğu için ara sıra gidiyoruz çoluk çocuk. Şimdiye kadar "Anneee, teyzeee lütfen sen de oyna!" ısrararını hep geri çevirmiştim, bu sefer kırmadım:) Tahmin ettiğim gibi atışlarımla bizimkilerin eğlence konusu oldum. ("ayarsız enerji var sende teyzee", "maximus reklamındaki adam gibisin anne"" gibi..) ama olsun ben de çok eğlendim:) Hatta ilk turda sonuncu olunca hırs yaptım ve kimse ikinci turu oynamak istemezken bu sefer ben onlara yalvarmaya bile başladım:)


Canım, saçı kesileceği için çok heyecanlıydı:)


Zeyno, saçının nerden kesilmesini istediğini söylüyor.
Kesildikten sonra pembeye boyanıp kıvırcık da yapılacak talimatı ciddiye alınmadı maalesef:)




Ta ta ta taaam!

Migros dönüşü kuaföre gitme fikri Umut ve Ömer'e hiç cazip gelmeyince anahtarı verip onları eve postaladıktan sonra kuaförün yolunu tuttuk. Afra, Zeynep ve Elif'in saçlarını kestirdik. Elif hiç hoşlanmadı bu durumdan:( Saçı kesilirken ani hareketlerle kafasını bir o yana bir bu yana çevirip durduğu için kesen çocuk da ben de korktuk makas batacak bir yerine diye. İki üç makas darbesinden sonra "tamam olduğu kadar, yeter" diyerek kesim işlemini sonlandırdım. Kuaförün de zaten canına minnet..
Valla kötü mötü..Bülent'in her Allah'ın günü, "Çocuğun saçlarını da kestirmedin, yazık çocuğa bak saçları ağzına giriyor, bak nasıl gözüne giriyor,..." laflarından kurtuldum ya, çok rahatladım;)

GÖLET

Bir başka gün Afra hariç bizim takım bu sefer de meşhur göletteyiz:) Elif'i hızlı hamlelerle bir o yanıma bir bu yanıma aldım objektife baksın diye, ama gözü hep ördeklerde olduğu için ablam defalarca denemesine rağmen yakalayamadı:(





Kankalar

İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız:)


Bizim psp tutkunları gölete de psplerini götürmek isteyince "Yok artık daha neler" diyerek karşı çıktık, " Topunuzu alın açık havanın tadını çıkarın.." dedik. Gönülsüz de olsa razı oldular. Ama girişteki görevli "gölete top oynamak yasak artık" deyince bizimkiler iyice küplere bindi. "psp leri de aldırmadınız, biz şimdi ne yapacağız" diye yakamıza yapıştılar:)) Biz her sıkıldıklarında bi meşgale bulmak zorundayız ya!? Söylene söylene girdiler ama daha sonra ağaçlara tırmanarak, hoplayıp zıplayarak güzel vakit geçirdiler.

CEVAHİR- ATLANTİS



Rüzgarın kızı










Bir başka gün de -yine çocukların isteği üzerine- Cevahirdeydik. Sanırım en çok o gün eğlendiler. Umut'un da dediği gibi çılgın köpekbalığı videolarda durgun köpekbalığı gibi çıkmış:) Ağır çekim gibi çıkmış hakikaten nedense?


*Elif'in alt iki azı dişi de çıktı darısı şişen üstteki azılara. Azılarla birlikte 10 dişimiz oldu.
*Lavaboda sallandığını ilk gördüğümde heyecanla Bülent'i çağırıp göstermek istemiştim. Onun da hoşuna gideceğini düşünerek. Ne bileyim o kadar panikleyeceğini:) "Yerde halı bile yok taşa düşüp başını vursa ne olacak, engelleyeceğinize bir de seyrediyorsunuz gülüyorsunuz diye Umutla bana fırça kaydıktan sonra kızını kucaklayıp sıkı sıkı tembihledi sallanmaması gerektiğini.
*Geçenlerde Umut, "Anne kooş!" diye çağırınca telaşla koştum yanına. Birşey oldu sandım, yüreğim ağzıma geldi. Telaş edilecek birşey yokmuş çok şükür. Bizim kız sallanma olayını aşmış tek eliyle tutunarak sallanmaya başlamış sadece:)) Tam şempanze olmuş:) Aman babamız duymasın!;)
*Dün ütü yapıyorum, Elif de odada oyuncaklarıyla oynuyor. Ütünün suyu bitince su doldurmak için odadan çıkmam gerekti. Elif'e güven olmaz diye önce yukarıya kaldırdım ütüyü, sonra fişinden çekip aşağıya düşürme ihtimaline karşı fişini de çekip yukarıya doladım. Yine içim rahat etmedi ütüyü de beraberimde götürdüm. Suyu doldurup geri döndüğümde Elif'i ütü masasının üzerinde-en kenarında- sanki tramplenden atlayacakmış gibi yaylanırken buldum:( Nerden bileyim ütü masasını da sırtlamam gerektiğini. Şaka bir yana bu bana iyi bir ders oldu. Bundan sonra çok kısa süreliğine bile olsa kucaklayıp götüreceğim O'nu da yanımda. Çocuk milletine güven olmuyor:((
*Birkaç gün önce Bülent Elif'e "Mandalina yiyelim mi?" diye sorunca Elif çok net bir şekilde "mandalinaa" dedi. Çok daha basit kelimeleri söyleyemezken mandalinayı çok düzgün söylemesine çok şaşırdık.
ABD deyken komik duruma düşme korkusuyla telaffuzundan emin olmadığım kelimeleri söylemeye çekinirdim. Elif'in konuşması benim ingilizceme benzerse konuşmasını daha çoook bekleriz;)

3 yorum:

sukran dedi ki...

ayyyyy,canım beniiim,kıyamam ben ona,babasını çok özlemiş anlaşılan,Allah kavuştursun canım.ne kadar mutlu görünüyor lavaboda sallanırken:)))ah şu babalar,çocukların sevinçlerini kursaklarında bırakıyorlar;))eminim o halde görse tamer de aynı tepkiyi verirdi:))o videolardaki adrenalin depolu oyuncaklara umuttamı bindi yoksa ipek???eğer öyleyse,bülünt görse kalpten giderdi Allah korusun;)))zeyno nasıl ikna oldu saçının kesilmesine?gerçi iyi olmuş,yakışmışta ama kıyamamıştır yazık.maşaAllah tuna çok seviyor saç kestirmeyi ve bitene kadarda nerdeyse kımıldamıyor,berber amcasıda her seferinde yaw maşaAllah,çocuklar çok problem çıkarıyor,adamım benim,tuna çok iyi duruyor diyor,tuna da gaza geliyor tabi;))gerçekten çocuklara güven olmuyor ipekim,Allah korumuş,o sahneyi gözümün önüne getirdimde birden,iyiki ütüyü beraberinde götürmüşsün.Allah a emanetler zaten.yeni dişlerinizde sağlıklı olsun,sağlam olsun inş.darısı diğer dişlerinize..çok öpüyorum sizi canım.

ebru dedi ki...

"telaslanacak birsey yokmus,tek eliyle sallaniyormus":)) "utu masasini sirtlamam gerektigini bilmiyordum":):) okurken kahkahalarla guldum...ilahi ipek abla,olaylara bakis acin cok tatli...
boyle guzel postlar okumak cok hos.Hep boyle saglikli mutlu haberlerinizi almak umidiyle..Kendinize ii bakin...

OZY- dedi ki...

Tek ele salanıyor demek, hakkaten şempanze olmuş bizim minik kıpırdak:) Çook öperim onu!
Sizin mega oyuncaklar bana pek bir ürkütücü geldi, yaşlandım mı yoksa:PP
Zeyno'nun saçları çok güzeldi, ama o yaşta o kadar uzun saça bakılması çok zordur eminim, yine iyi sabretmiş annesi.
Nihayet evine gideceğine çok sevindim, aylardır bekliyordun, hayırlı olur inşallah. Bizim eve yakın olmanız özellikle sevindiriyor beni, tabii geri dönmek varsa nasipte.
Bak taşınıyorsunuz işte, işler bitince ilk fırsatta gelin artık Ankara'ya!