5 Haziran 2009 Cuma

PERŞEMBE (14 mayıs): Beklenen gün geldi. Şükran ve yakışıklı oğlu Tuna bizdeler!!!

Aradan 15-20 gün geçtiği için Şükran'ın bloğundan kopya çekerek yazıyorum:)

Tuna için hazirladığım pasta.

Yani Şükran gibi pasta börek uzmanı birinin oğluna pastayla sürpriz yapma fikri kesinlikle büyük hataydı:)) Tuna tadına bile bakmasa da biz bu sayede akşamları tatlı ihtiyacımızı karşılamış olduk değil mi Şükran?

CUMA:


Umut&Öğretmeni

Cuma günü Umutların sınıfının anneler günü programı vardı. Şükranla birlikte okula Avcılar'a gittik. Sınıflarında annesini daha yeni kaybeden bir çocuk varken böyle bir programın hazırlanmasından rahatsız ola ola programı izledik:(
Umut bir önceki akşam kısa kollu gömlek giymesi gerektiğini söyledi. Ankara'dan Filiz Teyzesi'nin Umut'a gönderdiği hediye de yazlık bir gömlekti:) Sağolsun.. Kısa kollu gömleği yoktu ve çok isabet oldu gerçekten.




Programdan sonra Florya'ya Sosyal Tesislere gittik. Elif bir önceki akşamdan itibaren keyifsiz(hafif ateşli) olmasına rağmen parkı görünce dayanamadı. Tuna, Umut ve Elif güzel havanın ve parkın tadını doyasıya çıkardılar:)


Şükran arkada su serperek Tuna'yı serinletiyor:)

Daha sonra yemeğimizi yedikten sonra dolaşmak için deniz kenarına indik. Elif hasta olduğu için Şükran'ın içi rahat etmeyince çok oyalanmadan eve döndük.

CUMARTESİ:





Arkamda oturan yaşlı adamın ağzı açık manzarayı seyredişi Şükran'ın çok hoşuna gitti ve birkaç poz fotografını çekti:) Burada sanırım onlara bakıyoruz:)



Boğaz turundan sonra Ortaköy'e gittik. O çook meşhur kumpirinden yemek, Şükran'a da tattırmak istedim ama pişman oldum. Bence vasatın da altındaydı. Yediğim en kötü kumpirdi. Soğuktu,kaşarlar hiç erimemişti,... aç kalktık. Bu yüzden Ortaköy kumpirine puanım 2:P

Kuşlara yem verip meydandaki pazarı dolaştıktan sonra da sahil yolundan Emirgan'a gittik.

Maşallah Tuna annesine çok düşkün olmasına rağmen Umut Abisiyle ve Bülent Amcasıyla kalmayı kabul ederek bizi çok sevindirdi. Onlar frizbi oynarlarken biz de koruda ufak bir yürüyüş yaptık.



Parmaklıklar ardında:)


Minik firari

Emirgan gezimizden sonra akşam o yorgunlukla bir de Başakşehir'e gezmeye gittik:)

PAZAR: Sabah ablam çocuklarla kahvaltıya bize geldi. Öğleden sonra hepbirlikte Bahçeşehir'e gittik.



Çocuklar Şükran'a poz verirlerken:)

Heey! Biraz da bana bakın amaa;)



Bu fotoğrafa her baktığımda gülüyorum:) Kolu bacağı katlanmayan oyuncak bebeklere benziyor Tuna burada:)
PAZARTESİ: Pazartesi gündüz evdeydik. Akşama kızlarkahvesinden arkadaşlar E. Nidalarda toplandık. O gece cereyanda kaldığım için ben de şifayı kaptım.

SALI: Yine Bahçeşehirdeyiz. Bu sefer pazar için gittik. Şükran'ın sanal alemden tanıştığı arkadaşları da geldiler. Ben de tanışmış oldum ve tanıştığıma da çok memnun oldum. Anneleri de çocuklarını da çok sevdim.

Ayşegül ve kızı Elçin, Şükü ve oğluşu, Zehra ve kızı Zeynep

Bahçeşehirde oturduğum 3 yıl boyunca uğramadığım hatta önünden bile geçmek istemediğim Balıkçı Kenandayız:)

Şükranların balık ziyafeti sonrasında(kendim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim;))Esenkent'deki Has Bahçe'ye çay içmeye gittik.

Has Bahçe'nin has gülleri!

Sen fazla uzaklaşmaya başladın, hadi annenin yanına bakıym.. :))

Biz sevdiği için böyle sıkı sıkı kucaklayıp kaldırdığını düşünüyoruz ama ne niyetle yaptığını sadece Tuna biliyor;)

Tuna serbest bıraktıktan sonra Elif her seferinde yalvaran bir ses tonuyla "Biaaaaa" diyordu:)

Tuna'ya dili dönmediği için Elif "Bia" dedi Tuna'ya. Tuna önce rahatsız oldu ama sonra hoşuna gitti.

Tuna yine yakın temas halinde:))





Merdiven gördümü dayanamıyor. Yürüyeni, yürümeyeni hiç farketmez!


Hasta olmasına ve neredeyse bir öğünde yediği yemeği bir haftada yemesine rağmen bile bu kadar enerjik maşallah.(10 günde 600 gr. vermiş!)

O akşam benim de boğazım yanmaya öksürmeye başladım. Ve hastalığı hala tam olarak atlatamadım. Ateş, halsizlik, baş ağrısı... sürekli yattım.. Birkaç defa zorunlu ihtiyaçlarımız için çıkmam gerektiğinde de fenalaştığım için işlerimizi halledemeden geri döndük.

Büyük ihtimalle Elif de aynı hastalık sürecini yaşadı. Üstelik neredeyse hiçbirşey yememesine rağmen bizimle birlikte gezebildi de. Görüntüsünün aksine beden çoook daha dayanıklı olduğunu ispatladı kuzum.


ÇARŞAMBA: Şükran Tunayla birlikte karşıya Tuna'nın amcasına geçti. Biz ana-kız hasta olduğumuz için biz evde kaldık. Şükran'a eşlik edemediğim için üzüldüm, huzursuz oldum ama akşam rahat gidip geldiğini duyunca rahatladım.

PERŞEMBE: :(( Son gün.. Neslihan kısa süreliğine bize uğradı. Zaten Şükran'ı bloğundan tanıyordu ve yüz yüze görüşmeyi de çok istiyordu.

O kadar iyi geldi ki Şükranların bu ziyareti bana. Çok uzun zaman olmuştu görüşmeyeli (Tuna 6 aylık falandı herhalde) Çok özlemiştim.. En yakın zamanda tekrar bekliyorum.. Lütfeeen!

Aradım taradım Ankara gezimiz sırasında çektiğim, Tuna ile Umut'un fotoğraflarını buldum:)
Tuna bloğundan da okuduğumuz gibi aşırı duygusal. Şükran, "Ama sen böyle yaparsan ben üzülürüm" dediğinde annesinin boynuna sarılıp ağlaması hiç gözümün önünden gitmiyor:( Canım benim.
"6 önde 9 arkada olursa 69 olur, 3 arkada 7 önde 73..." Sürekli rakamlarla uğraşıyordu küçüçük yaşına rağmen maşallah.
İlk geldiklerinde öpmek için izin istedim "olmaz" deyince sıkmak istemedim. Sonra bu işi izinsiz yapınca baktım hiçbir itirazı olmadı:) Ama bu sefer de ben hasta olduğum için yaklaşamadım. İçimde kaldı dahaki sefere hiç acımıycam!!

Hiç yorum yok: