30 Ekim 2012 Salı

*Spadeggi, fuatör, motolikset, dabruka,... 5 yaşımızı doldurduk ama hala söyleyemediğimiz kelimeler var! 

*Elif'i terliksiz görünce "Daha yeni iyileştin yine burnun akar, öksürürsün böyle yaparsan. Kendini korumuyorsun sonra sen çekiyorsun" diye uyardığımda "Ne çekmesi ben siliyorum bi kere" diye itiraz etti:) 

 *Abisinin son zamanlardaki en büyük zevki Elifle uğraşmak,onun sabrini zorlamak. (ergenlik ve sınav stresinin etkisi sanırım) Sinirlendikçe nasıl keyif alıyor, gülüyor...Sadece Elif'in değil benim de sabrım taşma noktasına geliyor çoğu zaman. Çocuklar maşallah bizim çocukken çok rahat kullandığımız salak manyak gibi sözcükleri kullanmıyorlar birbirlerine karşı. Kullananlari da yadirgiyorlar ve arkadaşlık etmek istemiyorlar. Artık o gün nasıl sinirlendirmişse abisi, kullandığı en kötü kelime olan "yaramaz" kesmedi "kızdıran insaaaaaaaan!" diye avazi çiktiği kadar bağırdı abisine. Biz gülünce de daha bir sinirlendi doğal olarak. O günden sonra da "kızdıran insan" kaldı Umut'un adı;)

 *Hep Elif'in yeteneklerinden, başarılarından bahsediyorum. Umut'da bu yıl SBS ye hazırlanıyor. Dersanedeki 10 kişilik özel derece sınıfına girdi maşallah. Geçen yıl birinci dönemi 98 ortalamayla bitirmişti. İkinci dönem de aynı başarıyı gösterirse playstation alacağına söz verdi babası. İkinci dönemde 99 ortalama yaptı bizimki ve playstationı kaptı. Bu, eniştemin, namaza başlama karşılığında kuzenime elektro gitar alma sözü vermesine benzedi biraz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyesi geliyor insanın:) 

 *Geçen gün yaşayacağimiz son sıcak havaları değerlendirmek adına parka çıktık Elifle. Daha öncelerde de defalarca şahit olduğum gibi o gün de tam salıncağa binmek üzereyken başka bir çocuk Elif'i iterek salıncağa el koydu. Bizimki de kuzu kuzu çekildi kenara, pıstı kaldı öylece. Aylardır görüşemedigimiz amcalarına gittik gecen ay. Kendinden bir yaş küçük kuzeni ona kötü söz söyledi diye (ne demişse artık, söyletemedik de) burnumuzdan getirdi günümüzü. Durup durup iç çeke çeke ağladı. İki üç hafta önce de Ankara'dan Özlem gelmişti İstanbul'a. Ortak arkadaşımız Arzularda buluşacağız. Elif de arkadaşıyla görüşeceği için çok mutlu. Hatta yolda giderken " Çok uzun zaman oldu neye benzediğini unuttum Asude'nin" dedi.(yüzünü bile unuttum demek istiyor:)) Ben hasret giderirler, güzel güzel oynarlar diye beklerken Elif bütün gece suratı asık bir şekinde dizimin dibinde oturdu. Daha sonra evde öğrenebildik Asude'nin "sen bizim kadar güzel resim yapamazsın" demesine alınıp moralini bozduğunu. Kızcağız da muhtemelen Elif'in de onlarla resim yapması için, onu gaza getirmek için söyledi. Öyle olmasa bile hemen kırılıp küsmeye demoralize olmaya ne gerek var. Özgüven eksikliği midir, içe kapaniklik mıdır, fazla hassasiyet midir,.. adı her neyse tez zamanda kurtulsak çok sevineceğim.

21 Ekim 2012 Pazar





 Gambol:)
 Çizgi birleştirme. Ben de daha iyisini yapamazdım sanırım.
Geçen yıl sınıfta yaptığı ve eve getirir getirmez odasının baş köşesine yapıştırdığı faaliyet.

Elif'in karnesi ve yılsonu gösterisinden birkaç fotograf(daha doğrusu fotografın fotografı)

 

 Çayda çıra
 Kovaladıkça kaçan ateş böceği
Tiyatro-Elif kuaför rolünde (Elif'in tabiriyle tiratro gösterisi rolüyse fuatör:))

19 Ekim 2012 Cuma

Yanlışlıkla son bir yılda kaydettiğim her şeyi sildim:(( Çok üzgünüm!