29 Kasım 2008 Cumartesi



Özlemin hediyesi olan elbise büyük gelince kaldırmak üzere kenera ayırmıştım. Elif yeni olduğunu anladı ve kaldırdığım yerden buldu çıkardı. Giyemese de günlerce elinden düşürmedi:)

*** *** *** *** ***

GÜLÜMSEYİİİİN!


Abisinin fotoğraf makinası görünümündeki kalemtraşını bulunca önce şöyle bi evirdi çevirdi ne olduğunu anlayınca da hemen gözüne götürüp beni çekti:)

KÜSTÜM ÇİÇEĞİ

Sonra yine neye darıldıysa büktü dudağını:( üzülüyorum ama çok da şeker buluyorum bu hallerini)

Okadar uzun süre hareketsiz duruyor ki Cansız Manken Vahe'ye taş çıkartır:)

*** *** *** *** ***

PHOTOFUNİA



*** *** *** *** ***

GRİP 2. TURA BAŞLADI:(

Hain gpip hepimizi sırayla kırdı geçirdi ama yetmedi ikinci tura başladı:((

Daha öncekinde ateş olmadığı için antibiyotik kullanmadan geçirebilmiştik.

Dün gece Elif çok şiddetli öksürmeye başladı yine. Sabaha karşı ateşi de artınca hemen dr. a götürdük. Bu sefer antibiyotiksiz kurtulamadık:( Umarım çabuk atlatırız.
Kilo konularına hiç girmek istemiyorum. Sadece, aylardır zorla aldığı -bizim için altın değerinde olan- birkaç yüz gramı da bu dönemde vermiş diye not düşsem kafi:((
Anneannesi yakında gelecek olmasına rağmen Elif'in hasta ve iştahsız olduğunu duyunca kendi elleriyle yaptığı tarhanadan göndermiş dün hemen. Bugün elime geçer geçmez hemen yaptım. Yarım kase kadar yedi ve biraz olsun gözü açıldı çok şükür.

26 Kasım 2008 Çarşamba


Bir cuma gecesinden..

Çok nadir de olsa cuma akşamları ya Ömer bizde kalıyor ya da Umut Ömerlerde. Hafta içi de mümkün olduğunca sık görüşmeye çalışıyoruz. Ama bu ne Ömer için ne de Umut için yeterli oluyor. Her gün görüşsek yine tatmin olmuyorlar. Görüştügümüzde de manzara hep aynı. İkisi psp lerini alıyorlar ellerine, ne birbirlerinin yüzüne baktıkları var, ne iki çift laf ettikleri. İşin kötüsü, bilgisayar odadan çıkmıyordu, her yere taşınamıyordu bu meret ne arabada ellerinden düşüyor ne parkta ne bahçede,..:( Bazen kızıyorum söyleniyorum "yeter artık ama" diye. Beni, onları kıskanmakla suçluyorlar:) Benim zamanımda böyle oyuncaklar yoktuş, şimdi de oynayamıyormuşum ondan çekemiyormuşum... lafa bak!:)

Kendi ifadelerine göre, psp'si olmayan bir çocuğun hayat damarlarından biri kopmuş demekmiş:))

İkra Naz & Elif Leyla

Mehlika & Elif Leyla

8 Kasım akşamı ABD'den arkadaşım Özgelerdeydik. Hem küçük kızı Hüsna'nın doğum gününü kutlayalım hem de yeni evlerini ziyaret edelim istedik. Fotoğraf makinasını da doğumgünü fotograflarını çekmek için almıştım ama d. günü çocuğu bütün akşamı uyuyarak geçirmeyi tercih edince kutlama falan olamadı. Ben de bol bol kızımı çektim:) O akşam keyfi çok yerindeydi sadece bir iki defa yerimde olup olmadığımı kontrol için geldi yanıma. Bütün akşam ablalarının peşinden ayrılmadı. Onlar da çok güzel ilgilendiler, çok güzel ablalık yaptılar sağolsunlar.
O akşam Özgelere gitmeden kitap fuarına gitmiştik. Arabayı da girişe uzak bir yere park edebildiğimiz için girene kadar kuzuyu üşüttük:( Ertesi gün burnu akmaya daha sonraki gün öksürmeye başladı. Elif iyileşirken ben hastalandım, benden sonra Umut, en son da Bülent. Gribi, 4 gün işe gitmeden evde dinlenerek atlatabildi Bülent.
6 Kasım'da da İstanbul'a tatile gelen Ozy ve şirin kızı Asude ile Başakşehir'de görüşmüştük. Bülent yurt dışında, fotoğraf makinası da onda olduğu için kuzuların birlikte fotoğrafını çekememiştim. O günden sonra Elifle Asude'nin bloğunu her ziyaretimizde tatlı bir gülümseme kaplıyor kuzunun yüzünü:) Sanırım hatırlıyor arkadaşını.

Aynada kendini süzüşü, bir aynaya bir kendine bakışı çok hoşuma gitti.



Ablamlara gitmek için dışarı çıkacaktık ama gözü ayakkabiliğın üzerindeki bozuk paralara takıldı. Ben de biraz oynamasına izin verdim.

Yavaş yavaş gece sütüne alıştırmaya çalışıyorum. Gazlı içeceklere saldırdığı gibi saldırmasa da eğer o içerken biz de sütlü kahve içiyorsak daha istekli içiyor.

Yine TV ye dalmış gitmiş. TV izleme yeri de yine koltuğun tepesi.




Küstüüm küstüüüm:)

Bu küsme de nerden çıktı kimden öğrendi bilmiyorum. Herşeye alınır darılır oldu son zamanlarda. Alınacak da bir şey söylediğimiz yok, sesimizin de ne vurgusunda ne tonunda bir farklılık var(???) anlaşılır gibi değil. Her istediğini yaptırabilmek için geliştirdiği yeni taktik olsa gerek:)

Elif, öz evladı Osman'ı uyutuyor:)

Bir sürü bebeği var hediye ve bizim aldıklarımız. Ama Osman'ın yeri apayrı. Hatta Osman'dan başkasının yüzüne bile bakmadığı gibi, çok da hoyrat davranıyor. Osman'a yemek yedirip, üzerini örtüp sevgiyle kucaklarken, diğerlerine o kadar özensiz davranıyor ki kolundan bacağından rastgele tutup fırlattığı oluyor.

Osman'ı pışpışlıyor.





Canım Elif, güzel Elif....

Adının geçtiği bu şarkıya bayılıyor Elif:)



Son iki videoda Elif gülüyor ama Umut gerçekten güldürmek mi yoksa ağlatmak mı istiyor bunu sadece kendisi biliyor.. Gerçi Elif'in de umurunda değil. Abisi yanında olsun da ne olursa olsun Ona göre.

*Alttan ve üstten 4 er dişimiz çıktı. Şimdi alttan iki azı diş var sırada. Sağdaki patladı, soldaki de patlamak üzere.

*Evde ne kime aitse tek tek gösterip, babanın, annenin, abinin diye gösteriyor.

*Birçok çocuğun aksine ilaç içmeye, tırnak kestirmeye bayılıyor. Biz keserken elini koluyu uzatıp bize de rahat vermiyor. Uyanır uyanmaz da çorabını ayakkabısını tutuşturuyor elime giydirmem için.

4 Kasım 2008 Salı

LAZERLİ KALEM İLE KÖTÜ ŞAKA

Bu hareketli kırmızı şey de neyin nesi anlamaya çalışıyor.

Bundan hiç hoşlanmadığı belli. Artık tedirgin olmaya başladı, keyfi fena kaçti.

Sinirlerin iyice gerildiği an!:((

ellerinin arasında sinek öldürür gibi yaparak kurtulmaya çalışması hem çok komik geldi hem de bu kadar huzursuz ettiğim için üzüldüm.

Ama söz! Bu annenin son kötü şakası.

BABA VE ABİYİ KAPIDA KARŞILAMA

Baba, baba, baba...

Sevinçten ne yapacağını şaşırmış Elif:)

"baba geliyor kimsenin umurunda degil", "baba da geldi kızım":)))

Önce biraz bozulsa da üstteki videoyu izleyince Bülent'in içi rahatladı:)